Welcome to Our Website

Edirne’deki tarihi kuleler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya

EDİRNE’nin Lalapaşa ilçesine bağlı Dombay köyünde 1205 yılında Haçlıların, Balkanları terk etme sürecini başlatan savaşlarda kullanılan gözetleme ve haberleşme kuleleri kalıntıları yok olma tehlikesi yaşıyor. Bölgenin tarihsel açıdan önemine değinen Trakya Üniversitesi’nden emekli sanat tarihçisi Prof. Dr. Engin Beksaç, “Bu savaş esasında Haçlıların, Balkan macerasının bitmesi ve daha sonraki süreçte de bu toprakları terk etmek zorunda kalmalarının başlangıcı oluyor. Yani dünya tarihinin en sayılı ve ilginç savaşlarından biri olarak kayıtlara geçmiştir” dedi.

Lalapaşa’ya bağlı Dombay köyünde, Kuman ve Bulgarlardan oluşan ittifak ile Latinler arasında gerçekleşen ve Haçlıların, Balkanları terk etme sürecini başlatan savaşlarda kullanıldığı belirlenen haberleşme ve gözetleme kulelerinin kalıntıları, yok olma tehlikesi yaşıyor. Bölgenin geçmişinin Trak medeniyetine kadar dayandığını söyleyen Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanlığı’ndan emekli Prof. Dr. Engin Beksaç, bölgenin yaklaşık 3 bin yılı aşan süre boyunca insanlığa ev sahipliği yaptığını belirtti. Beksaç, unutulmaya yüz tutan kule kalıntılarıyla bölgenin hem turistik hem de tarihsel açıdan büyük önem taşıdığını ifade etti.

‘BÖLGEDE TARİHİ AÇIDAN ÖNEMLİ BİR SAVAŞ GERÇEKLEŞMİŞ’

Bölgenin Avrupa’nın tarih ve kültür mirası açısından büyük önem taşıyan yerlerinden biri olduğunu anlatan Prof. Dr. Beksaç, “Bulunduğumuz bölge Trakya’nın Edirne’nin ve hatta Avrupa’nın tarihi ve kültür mirası açısından çok önem taşıyan bölgelerinden biri. Belki de bunların başında gelen yerlerden biri. Fakat maalesef çoğu kişinin bilmediği, unutulmuşluğa terk edilmiş bir bölgede bulunuyoruz. Bölge esasında tarihi açıdan bir savaşın, önemli büyük bir savaşın olduğu yer olması bakımından değerli. Onu dışında da Trak dönemi ve daha sonraki Roma ile Bizans döneminde de önemli bir kale ve gözetleme kulesi, daha doğrusu varlığıyla da değer taşımakta. Bizim bu bölgede yapmış olduğumuz yüzey araştırmaları, çalışmalarında Trak dönemine giden, keramik buluntularına rastladık. Hemen arkasındaki arazide bol miktarda Trak dönemini gösteren çanak çömlek kırıkları çıktı. Daha erken dönemleri gösteren daha az sayıdaki örnek de vardı. Yani bu bize bölgenin yaklaşık olarak üç bin yılı aşan bir zaman boyunca insan varlığına sahip olduğunu gösterdi” diye konuştu.

‘KULELER ORTA ÇAĞ’IN SON SÜREÇLERİNDE ŞEKİLLENMİŞ’

Kulelerin Orta Çağ’ın son süreçlerini temsil ettiğini belirten Prof. Dr. Beksaç, “Ayakta duran, şu anda duvarlarını görmekte olduğumuz, gözetleme kulesi yani karakol binaları genel niteliği itibarıyla bize Orta Çağ’ın son süreçlerini gösteriyor. Yani 10’uncu ve 11’inci yüzyıl sonrasında şekillenen bir yapı var. Bizans devri yapısı olarak genellikle kayıtlara geçmiş olsa da dikkatle bakıldığı zaman bunun daha sonraki bir aşamada da elden geçmiş olabileceği yani 1284 sürecinde de şekillenmiş olabileceğini gösteren emareler mevcut. Bu esnada yani bizim yapmış olduğumuz çalışmalar bize ayrıca başka bir şey daha gösterdi. Bu kale kalıntısının altında başka bir yapı daha var. Arazinin şekillenmesine baktığımız zaman bunu görebiliyoruz. Zeminin altta ikinci bir yapının olduğu bizzat orada kazılmış olan bazı defineci çukurları vasıtasıyla da görme fırsatımız olmuştu” dedi.

‘BÖLGE KADERİNE TERK EDİLMİŞ VAZİYETTE KALDI’

Kulelerin bölgede geçmişte oluşturulan benzeri kuleler ve askeri tahkimatların parçası olduğunu söyleyen Beksaç, “Bu bölge kaderine terk edilmiş vaziyette kaldı. Fakat bölge gerçekten çok ilginç noktalardan biri, dünya tarihi kayıtlarında geçen noktalardan biri ve yabancıların maalesef ilgi gösterdiği bizim hiçbir zaman dikkate almadığımız bir başka olayın yaşandığı bir yer. Hemen arkamızda bulunan vadinin çok güçlü bir ihtimalle 13-14 Nisan 1205 tarihinde vuku bulan Bulgar Kuman Federasyonu’na karşı Latin kontlarının arasında geçen savaşın bir merkezi olduğunu gösteriyor. Savaşa katılmış olan Latinlerin kayıtları zaten burada savaşı bize anlatan tek kaynak. Esas savaşın çıkış nedeni, Edirne’deki Bizanslı tebanın Haçlılara karşı ayaklanmasıdır, Latinlere karşı ayaklanmasıdır. Bunu bastırmak için Edirne’yi kuşatan Latin kontları baskısı karşısında halk Bulgarlardan yardım istiyor. Ortodoks olmaları nedeniyle Bulgar Çarlığı’ndan yardım istiyorlar ve Bulgar Çarlığı da yardıma geliyor. Yanlarında da müttefik olarak Kumanlar ve Kıpçaklar var” ifadelerini kullandı.

‘DÜNYA TARİHİNİN SAYILI İLGİNÇ SAVAŞLARINDAN BİRİ’

Prof. Dr. Engin Beksaç Beksaç, bölgede yaşanan savaşın Haçlıların, Balkan macerasının bitmesiyle sonuçlandığını belirterek, “Bu savaş esasında Haçlıların, Balkan macerasının bitmesi. Daha sonraki süreçte de bütün bu toprakları terk etmek zorunda kalmalarının başlangıcı oluyor. Dünya tarihinin en sayılı ve ilginç savaşlarından biri olarak kayıtlara geçmiştir. Ama maalesef diğer Edirne Savaşları gibi bu savaş da unutulmaya mahkum kalmıştır. Hem tarihsel açıdan önemli hem turistik açıdan önemli bir olayla karşı karşıyayız ve terk edilmiş olan kale de aynı vaziyette. Yani bu bakımdan bölgenin çok büyük değeri var” diye konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir